Yine de damlayı taşırıp beni bu yazıyı yazmaya iten sebep sinemanın tuvaletinde duruyordu. Adamlar tuvalette her bir kabine, her pisuvarın önüne bir ekran yerleştirmişti. Evet kenefte! flat ekranlar vardı. Kapitalizm demişti belliki bunu. "Tuvalete bile ekran koy, ola ki birisi bir reklama dikkat eder sattığın ürünü alır da sen ferrari sahibi insan, arabanın modelini yeniler ve kendine başka bir ev daha alırsın." Nasıl bir özveri, değil mi? Korkutucu birşey. Peki amaç nedir? Para kazanmak. Bu kadar mı? Tuvalet kabinine bile ekran koymak sadece bunun için mi?
Bu ülkede yıllarca Allah'ı anlatan insanlardan korkuldu. Dünyanın fani olduğunu bilen bu insanlar ebedi bir hayata hazırlanmaya çağırdı ziruhları. "Kalkın, uyanın" dediler. Belki bir insanın ebedi hayatını kurtarırım hissiyatıyla dolup taşan insanlardı bunlar. Bu sebeple her anın kıymetini bilir ve bulabildikleri her fırsatta Allah derlerdi. Amaçları gerçekten amaçtı onların. İnsanları sonsuzluğa uyarıyorlardı.
Şimdi soruyorum, yok sormuyorum herşey bariz ortada. Para kazanmak amacıyla yakamı bir an için bırakmayan, paraya köle olmuşlar, ebedi kurtuluşa çağıranlara göre çok daha korkunç. Fakat bizlere ne olduysa, kapitalizmin kucağında bir oraya bir buraya savrulmamıza rağmen, alışmışlığın ovalarında koşturuyoruz fütursuzca ve farketmiyoruz hiçbirşeyi. Gel ve işgal et diye izin veriyoruz karanlık bulutlara.
Eğer beni duyuyorsa kulaklarını iyi açsın "saygıdeğer" kapitalizm ve dinlesin. Yakamı bırak ya da imana gel çünkü beni boğuyorsun.
Bu ülkede yıllarca Allah'ı anlatan insanlardan korkuldu. Dünyanın fani olduğunu bilen bu insanlar ebedi bir hayata hazırlanmaya çağırdı ziruhları. "Kalkın, uyanın" dediler. Belki bir insanın ebedi hayatını kurtarırım hissiyatıyla dolup taşan insanlardı bunlar. Bu sebeple her anın kıymetini bilir ve bulabildikleri her fırsatta Allah derlerdi. Amaçları gerçekten amaçtı onların. İnsanları sonsuzluğa uyarıyorlardı.
Şimdi soruyorum, yok sormuyorum herşey bariz ortada. Para kazanmak amacıyla yakamı bir an için bırakmayan, paraya köle olmuşlar, ebedi kurtuluşa çağıranlara göre çok daha korkunç. Fakat bizlere ne olduysa, kapitalizmin kucağında bir oraya bir buraya savrulmamıza rağmen, alışmışlığın ovalarında koşturuyoruz fütursuzca ve farketmiyoruz hiçbirşeyi. Gel ve işgal et diye izin veriyoruz karanlık bulutlara.
Eğer beni duyuyorsa kulaklarını iyi açsın "saygıdeğer" kapitalizm ve dinlesin. Yakamı bırak ya da imana gel çünkü beni boğuyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder